‘Dil canlı bir varlıktır. Doğar,
gelişir ve ölür.’ Dilin genel tanımını yaparken bu cümlelere çok sık
başvururuz. Gerçekten de canlı bir varlık olarak dil, bu evrelerden geçer. Kimi
çok uzun yaşar, ulu bir çınar gibi asırlara meydan okur. Kimi içerisinde doğmuş
olduğu uygarlığın yıkılmasıyla son bulur. Kimi de daha doğarken ölür. İşte bu
dil çeşitliliğinin içerisinde, asırlara meydan okuyan ulu çınarlardan biri olan
Türkçe diğerlerinden apayrı bir konuma gelmiştir. Dünyanın en zengin
dillerinden biri olan ve aynı zamanda dünyada en çok konuşulan 5. dil olma
özelliği taşıyan Türkçe ne yazık ki daha uzun yaşatılması gerektiği yerde
‘katledilmektedir’.
Dünyada Türkçe’yi konuşan insan
sayısı 220 milyon olarak tahmin edilmektedir. Peki bu 220 milyon insanın
konuştuğu dil gerçekten Türkçe mi? Bu 220 milyon insandan kaçı Türkçe’nin dil
özelliklerini biliyor? Ya da bu insanlardan kaçı Türkçe’yi daha uzun yıllar
ayakta tutmak için uğraşıyor? ‘Türk demek Türkçe demektir. Ne mutlu Türküm
diyene!’ diyen Ulu Önder Mustafa Kemal
Atatürk’ün bu sözündeki ‘Türk’ tanımına acaba bu insanların kaçı uyuyor?
Küreselleşen dünyada dillerin birbirlerinden
etkilenmemesini beklemek imkansız. Ama günümüzde insanların dil etkileşimini ne
kadar yanlış anladıkları ortada. İşte bu diğer dilllerden, özellikle de dünya
dili olarak görülen İngilizce’den, yanlış etkilenme konusunda ulu çınarımıza en
büyük darbeyi kendimiz indiriyoruz.
Türkçe’nin içerisine giren
yabancı sözcükler, onu küçük birer kurtçuk gibi içten içe yiyip bitiriyorlar.
İnsanlar konuşurken sadece bu yabancı kelimeleri kullanmakla kalmıyor, bir de
bu kelimeleri Türkçe kelimelerle birleştirerek kullanıyorlar. ‘Rahat ol’ yerine
‘relaks ol(hatta yazı dilinde relax ol)’ , ‘sorun yok’ yerine ‘no problem’,
‘tamam’ yerine ‘okay/okey’ demenin tercih edildiği bir Türkçe konuşuluyor. Bir
kişi diğerinin giyim kuşamını beğendiği zaman ‘Çok havalı olmuşsun.’ demek
yerine ‘Çok cool/kuul olmuşsun.’ demeyi tercih ediyor. Ve üstüne üstlük kimse
de ‘Cool ne demek?’ diye sormuyor. Bunlar sadece birkaç örnek ama herbiri
dilimizin ne denli yozlaştığının kanıtları.Bu kelimeler adeta kendi dilimizin
birer parçasıymış gibi kullanılıyor.
Dil, bir toplumun benliğini
oluşturmasındaki en büyük yapı taşıdır. Bu bağlamda dil, bir toplumun
kültürünün en önemli ögesidir. “… Bir ülkenin yönetimini ele alsaydım,
yapacağım ilk iş, hiç kuşkusuz dilini gözden geçirmek olurdu. Çünkü dil kusurlu
ise, sözcükler düşünceyi iyi ifade edemez. Düşünce iyi ifade edilemezse,
görevler ve hizmetler gereği gibi yapılamaz. Görev ve hizmetin gerektiği
şekilde yapılamadığı yerlerde adet, kural ve kültür bozulur. Adet, kural ve
kültür bozulursa adalet yanlış yollara sapar. Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlık
içine düşen halk ne yapacağını, işin
nereye varacağını bilemez. İşte bunun içindir ki, hiçbir şey dil kadar önemli
değildir !.. “ diyen Çinli bilge Konfüçyüs dilin bu anlamda ne kadar önemli
olduğunu çok güzel bir biçimde vurgulamıştır.
Peki Orhun Yazıtları’na kadar
dayanan 1300 yıllık bir yazılı geçmişe sahip olan Türkçe nasıl ayakta
tutulabilir? İlk olarak insanlara dillerinin ne kadar önemli olduğu bilinci
aşılanmalıdır. Okullarda yabancı dil öğretim seviyesi ilkokul 4. sınıfa kadar
indirilirken, Türkçe’nin sadece zorunlu ders olduğu için okutulması algısından
vazgeçilmelidir. İngilizce’ye ve diğer yabancı dillere verilen değerin çok daha
fazlası Türkçe’ye verilmelidir. Türkçe’yi kurtarma ve geliştirme yolunda bir
devrim yapılmalı ve eğitimciler bu devrime önderlik etmelidir. İnsanlar,
özellikle de genç nesil, Türkçe’yi sosyal paylaşım sitelerinden değil
kitaplardan öğrenmelidir. Devletin dilin gelişimi için belirli bir bütçe ayırmasına
ihtiyaç vardır. Ve en önemlisi de insanlara konuştukları bu dilin ne kadar
önemli olduğunu hisssettiririp onlara bu dili sevdirmek gerekmektedir. Bizden
sonraki nesillerin de bu ulu çınarın gölgesinden mahrum kalmamaları için,
Türkçe’yi korumak için ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Unutulmamalıdır ki ; dilini
kaybetmiş bir toplum aslında benliğini kaybetmiş demektir.
Kaynakça:
turkoloji.cu.edu.tr/DIL%20SORUNLARI/ayse_bascetincelik_dil_toplumun_onurudur.pdf
Oğuz Erdem ÜRKMEZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder